Özgeçmiş
Tiyatro
Jeoloji
Arkeoloji
Fotoğraf
Şiir
Kendi Sesimden Şiirler
Jeolojik Bilgiler ve Jeolojik Zaman Tablosu
İzmir'in Jeoloji ve Deprem Haritaları
Son Değişikliklerle İmar Yasası ve Diğer Yönetmelikler
Güneydoğu Anadolu İzlenimleri
Linkler

eylem@veezy.com
Bana her konuda yazabilirsiniz...

Güneydoğu Anadolu İzlenimleri
Güneydoğu Anadolu İzlenimleri


SiteRehberi.com Populer100

DİYARBAKIR - AMİDA

Milattan üç bin yıl önce bugün Mezopotamya denilen Dicle-Fırat nehirleri arasındaki bölgeye Subaru, buraya yerleşmiş savaşçı oymaklara da Subaru denildiği Sümer ve Akkadlardan kalma belgelerden anlaşılmaktadır. Bölgenin maden bakımından zengin oluşu birçok kavimlerin istilasına ortam hazırlamıştır. Diyarbakır'ı da içine alan Yukarı Dicle bölgesinin ilk uygar halkı Subarulardan sayılan Hurrilerdir.

Uzun süre Hurri adı altında yaşayan boylar, MÖ ikinci bin yılın ortalarında biri Hurri, diğeri Mitanni adında iki konfederasyona ayrıldılar. Başlangıçta Hurri Krallığı daha büyük ve güçlü idi. Ancak sonraları Mitanni Krallığı güçlenmiş ve Hurri Krallığı'nı ortadan kaldırmıştır.

Mitannilerden sonra bölgeye Asurlular ve Urartular egemen olmuşlardır (MÖ 1260-653). Bu dönemde Diyarbakır'a Amidi veya Amedi denildiği Asur hükümdarlarından Adat-Nirari (MÖ 1310-1281)'den kalma bir kılıç kabzasındaki yazıdan ve MÖ 800, 762 ve 705 yıllarından kalma Asur valilerinin isimlerini bildiren belgelerden anlaşılmaktadır.

Urartulardan sonra Diyarbakır yöresi sırasıyla İskitlerin (MÖ 653 - 625), Medlerin (MÖ 625 - 550), Perslerin (MÖ 550 - 331), Büyük İskender'in (MÖ 331 - 323) ve Romalıların (MÖ 69 - MS 53) egemenliğine girdi. MS 53 - 395 tarihleri arasında Diyarbakır'ın Parthlarla Romalılar veya Sasanilerle Romalılar arasında sık sık cereyan eden savaşlarda sürekli olarak el değiştirdiği ve daha çok Romalıların egemenliğinde kaldığı, 395'ten sonra da Bizans yönetimine girdiği görülmektedir. İmparator Constantinus II, önemsiz bir yerleşme durumundaki Amida'yı büyüttü ve surlarla çevirdi (339-349). Güçlü bir garnizon tarafından savunulduğu halde kent, Sasanilerce zapt edildi (359). Julius'un geri aldığı kent daha sonra yine Sasanilerin eline geçti (363).

639 tarihine kadar devam eden Bizans egemenliği döneminde de zaman zaman bölgede İran-Bizans savaşları olmuştur. Roma ve Bizans döneminde şehre Amida denilmekteydi.

Kent, ilk İslam fetihleri sırasında Araplarca ele geçirilinceye (639) değin Bizans egemenliğinde kaldı. Hz. Osman'ın halifeliği döneminde (644-656) Arap kabileleri bölgedeki şehir ve kalelere daha çok yerleşmeye başladılar. Bir süre sonra Mezopotamya buraya yerleşen kabilelerin adlarına göre, Diyar-ı Bekr, Diyar-ı Rabia, Diyar-ı Mudar adlarıyla üç komutanlık haline getirilmişti. Amida ise Diyar-ı Bekr'in merkezi olmuştur.

Diyarbakır daha sonraları sırasıyla Emevilerin (551-750), Abbasilerin (750-869), Şeyhoğullarının (869-899), Halife Mu'tezid, Muktefi ve Muktedir'in (899-930), Hamdanilerin (930-980), Büveyhoğullarının (980-984) egemenliğine girdi. Daha sonra Amida merkez olmak üzere yörede kurulan Mervaniler Beyliği (983) Tuğrul Bey döneminde Büyük Selçuklu Devleti'ne bağlandı. Mervanileri ortadan kaldırmak isteyen Melikşah'ın kuvvetlerince ele geçirildi (4 Mayıs 1085). Melikşah'ın ölümünden sonra başlayan taht kavgaları sırasında Tutuş'un yönetimi altına girdi (1093). Tutuş'un ölümünü izleyen karışıklıklar sonunda İnaloğullarının eline geçti (1098) ve bu beyliğin başkenti oldu. İnaloğulları yönetimi 1142'ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra Nisanoğulları yönetimde etkin olmaya başlamışlardı.

Artuklu Nurettin Muhammet, Selahattin Eyyubi'nin yardımıyla Amida'yı aldı (1183) ve beyliğinin başkenti yaptı. 1232'de kent, Eyyubilerin eline geçti. Alaettin Keykubat I'in 1235 ve 1236'daki kuşatmalarına karşı koyan Amida'yı Gıyasettin Keyhüsrev II Anadolu Selçuklu topraklarına kattı (1240). 1257'de Meyyafarikin Eyyubilerinin eline geçen kenti zapt eden Hulagu, kenti 1259'da Anadolu Selçuklularına geri verdi. Anadolu Selçuklularının bu bölgedeki egemenliği 62 yıl sürmüştür.

1302 tarihinden itibaren Mardin Artukluları yöreyi yönetimlerine aldılar. Bu tarihten sonra Mardin Artuklularının elinde bulunan kenti Timur uzun bir kuşatmadan sonra ele geçirerek yağmaladı ve yıkıma uğrattı (1394). Timur'un kenti sadık adamlarından Akkoyunlu beyi Kara Yülük Osman'a vermesi sonucu, Amida merkez olmak üzere Akkoyunlu devleti kuruldu (1401). Karakoyunlular (1411) ve Memluklar (1433) tarafından kuşatılan kent düşmedi. Tebriz Akkoyunlu başkenti olunca (1469), Amida da eyalet merkezi yapıldı.

Kent, 1507'de Safevilerin eline geçti. Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail arasında 23 Ağustos 1514'te yapılan Çaldıran Savaşı'nda Şah İsmail yenilgiye uğrayınca Yavuz Sultan Selim Amida'yı Osmanlı topraklarına kattı. Osmanlı Devleti'nin en büyük ve en önemli eyaletlerinden birinin merkezi; İran'a karşı yapılan savaşlarda hareket üssü olarak gelişen Amida, Doğu Anadolu'nun ünlü bir bilim ve ticaret merkezi haline geldi.

16. yy'a kadar genellikle kaynaklarda Amida olarak geçen kentin adı zamanla Diyarbekir'e dönüştü. Cumhuriyetin ilanından sonra il konumuna geçirilen kente "Diyarbakır" adı 15 Kasım 1937 tarihindeki ziyareti sırasında bizzat Atatürk tarafından verilmiştir.

MİMARİ

Kentteki tarihsel yapılar Artuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemi mimarlığından örneklerin bir araya gelmesi açısından önemlidir.

Diyarbakır Kalesi

Diyarbakır'ın en önemli anıtlarından biri Diyarbakır kalesidir. Anadolu'daki en ünlü kalelerden biri olan bu yapı iç kale ve dış kale bölümlerinden oluşur. İç kalenin Hurriler döneminde kurulduğu sanılmaktadır. Roma imparatoru Constantinus II döneminde kent surlarla çevrilmiş, iç kale onarılmıştır (349). 1700 x 1300 m'lik bir alanı çevreleyen surların uzunluğu 5 km kadardır ve üzerinde dört kapı bulunur. Bu kapılar: kuzeyde Harput yada Dağ kapısı, batıda Urfa kapısı, güneyde Mardin kapısı ve doğuda Yenikapı yada Dicle kapısıdır. 3-5 m kalınlıktaki bu görkemli surlar bir çember halinde bugün de kentin eski çekirdeğini - dik yamaçlarla korunan doğu kesimi dışında - kuzeyden, güneyden ve batıdan kuşatırlar.

1524-1526'da Kanuni Sultan Süleyman döneminde surlarla çevrilerek genişletilen iç kalenin dört kapısı vardır (Fetih, Oğrun, Saray ve Küpeli). Bu kesimde kubbeli bir bazilika, Kale Camisi (1160), Sahabeler türbesi (1631-1633), Artuklu sarayı ve resmi yapılar bulunmaktadır.

Ulu Cami

Kentin ve Güneydoğu Anadolu'nun en eski camilerinden biri Diyarbakır Ulu Camisidir. İslam dünyasında beşinci Harem-i Şerif olarak bilinmektedir. Diyarbakır İslam ordularınca fethedildikten sonra, ildeki en büyük Hıristiyan tapınağı Mar-Tama Kilisesi, 639 yılında camiye çevrilmiştir. 1091'de Büyük Selçuklu Sultanı Melihşah tarafından onarılmıştır. 1115 tarihinde meydana gelen zelzele ve yangında büyük hasar gören cami Melikşah'ın oğlu Ebu Şuca Muhammet zamanında (1117) ve 1240 yılında halkın yardımıyla onarılmıştır.

Artuklu, İnaloğulları, Nisanoğulları ve Osmanlılar döneminde yapılan eklemeler ve onarımlarla külliye haline getirilen caminin iki katlı revaklarla çevrili avlusunun ortasında 1849'da yapılmış dik çatılı şadırvan bulunur. Avlusundaki şadırvanları, çeşitli devirlere ait kitabeleri yönünden büyük değer taşıyan bu ilk islam yapısı, kara taşlarla inşa edilmiştir. Caminin içerisinde 200 tane taş direk vardır. Her direk yekpare taştandır. Direklerin üstüne hepsi taştan olmak üzere kemerler yapılmıştır. Anadolunun en eski camisi olan Ulu Cami, çevresindeki 2 medrese ve diğer yapılarla anıtsal yapılar topluluğu olarak günümüzde de dikkat çekmektedir. Plan olarak 705-715 yıllarında inşa edilen Şam'daki Ummiye ve Emevi camilerine benzemektedir.

Artuklu Dönemi Eserleri

Ulu Camii'nin batısındaki Zinciriye (Sincariye) Medresesi (1198) ve yine Ulu Cami çevresindeki Mesudiye Medresesi (1199-1223) Artuklu mimarlığının önemli örneklerindendir.

Ömerşeddad (Hz. Ömer) Camisi de ilk İslam eserlerindendir (1150).

Akkoyunlu Dönemi Eserleri

Akkoyunluların ilk merkezi olan Diyarbakır'da bu dönemden önemli anıtlar bulunmaktadır. Planları, taş işçilikleriyle Akkoyunlu mimarlığının özelliklerini yansıtan bu yapılar arasında Nebi (Peygamber) Camisi (15. yy), Şeyh Safa (İparlı) Camisi (1532), Ayniminare (Hoca Ahmet) Camisi (1489), Şeyh Matar Camisi (1500) anılabilir.

Safa Camisi'nin eskiden bir kılıf içinde muhafaza edildiği söylenen minaresi oldukça zariftir. Dört ayaklı minaresi bulunan Şeyh Matar Camisi ise Sultan Kasım tarafından yaptırılmıştır. Minare yekpare taş sutun üzerinde dört köşeli olarak inşa edilmiştir. Sütunların üzerinde fırınlanmış ağaç kullanılması da minarenin özelliklerinden biridir.

Osmanlı Dönemi Eserleri

Osmanlı döneminden Fatih Paşa (Kurşunlu) Camisi (1522), ters T planından merkezi planlı camilere geçişi örneklediğinden Türk mimarlık tarihi açısından önemlidir.

Behram Paşa Camisi (1564-1572) ve Melek Ahmet Paşa Camisi (1587-1591) Diyarbakır'ın taş işçiliği yönünden zengin yapılarındandır. Tamamen kesme taştan yapılmış olan bu camilerin duvarları, mihrap ve mihrapçıkları 16. yy İznik çinileriyle süslüdür.

Hüsrev Paşa Camisi (1521-1528), Ali Paşa Camisi (1534-1537), Lala Bey Camisi (15.-16. yy), Şeyh Yusuf Camisi (16. yy), İskender Paşa Camisi (1551), Defterdar Camisi (1594), Nasuh Paşa Camisi (1606-1611), Arap Şeyh Camisi (17. yy ortaları), Kurt İsmail Paşa Camisi (1869-1875), Ali Paşa Medresesi (1543-1547), Deliller (Hüsrev Paşa) Hanı (1527), Hasan Paşa Hanı (1574-1575), Çifte Han (16. yy), Yeni Han (1788-1789), Osmanlı döneminden belirtilmesi gereken anıtlardır.

Deliller Hanı, Diyarbakır'ın ikinci valisi Hüsrev Paşa tarafından Hicaz'a ve İpek Yolu üzerindeki Suriye, İran ve Hindistan'a gidecek olan tüccarlar için yaptırılan Bezirgan Hanı'nın karşısına cami ve medreseyle birlikte bir külliye olarak yaptırılmıştır. Yapımına 1521 yılında başlanmış ve 1527 yılında bitirilmiştir. Han 72 oda 17 dükkan ve 800 deve alabilecek kapasitede bir ahırdan ibarettir. Siyah ve beyaz taştan yapılmış olan hanın, beyaz taşları Urfa'dan siyah taşları ise Kurtboğaz taş ocağından çıkarılmıştır.

Dicle Köprüsü

Silvan yolu üzerindeki Dicle Köprüsü, Anadolu'da bugüne kadar saptanabilen en eski İslam dönemi köprüsüdür. Yazıtında Mervanilerden Nizamüddevle Nasr'ın yaptırdığı (1065) bildirilen köprü, çok kez onarıldığı için özgünlüğünü yitirmiştir.

Malabadi Köprüsü

Diyarbakır - Silvan yolunda, Çatakköprü (esk. Malabadi) bucağının yakınında, Batman Çayı üzerinde bulunan tarihi köprü, Artuklulardan Timurtaş bin İlgazi tarafından 1147'de yaptırılmıştır. Köprü farklı uzunlukta kırık çizgiler biçiminde üç bölümden meydana gelir. Tümünün uzunluğu 150 m, genişliği 7 m'dir.

Devegeçidi Köprüsü

Devegeçidi suyu üzerindeki Devegeçidi Köprüsü (1218) ise Eyyubiler döneminin ünlü mimarı Cafer bin Mahmut'un yapıtıdır.



[Fotoğraf Albümü] .... [Sayfanın Başına Dön] ..... [Ana Sayfaya Dön]




Sayfa tasarım © Eylem Selen - Eylül 2001