Özgeçmiş
Tiyatro
Jeoloji
Arkeoloji
Fotoğraf
Şiir
Kendi Sesimden Şiirler
Jeolojik Bilgiler ve Jeolojik Zaman Tablosu
İzmir'in Jeoloji ve Deprem Haritaları
Son Değişikliklerle İmar Yasası ve Diğer Yönetmelikler
Güneydoğu Anadolu İzlenimleri
Linkler

eylem@veezy.com
Bana her konuda yazabilirsiniz...

Güneydoğu Anadolu İzlenimleri
Güneydoğu Anadolu İzlenimleri


SiteRehberi.com Populer100

TİYATRO

Evet tiyatro... İki kalas bir heves. İnsanı ve hayatı sorgulamanın en acımasız yolu. Sanat dalları arasında en "insan", en "yaşam" kokanı.

Tiyatro yaşantımın bir parçası oldu her zaman. Benim için bir yaşama biçimiydi tiyatro. Hâlâ da öyle ve öyle kalmaya da devam edecek.

Tiyatroya olan ilgim çocukluk yıllarıma kadar uzanır. Bu ilgi ilkokul yıllarında, özellikle Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun oyunları ve çocuk tiyatroları sayesinde başladı. Bu ilgimi yaratıma dönüştürebileceğimi hissettiğimde ilkokulun 5. sınıfında Devekuşu Kabare'nin skeçlerinden birini sahneye koymayı kafama koymuştum ve bunu da gerçekleştirdim. Bu benim ilk oyunculuk ve yönetmenlik deneyimim oluyordu.

Ortaokul yıllarında bu ilgi ve yaratma arzusu devam etti. Ortaokulun son sınıfında yine Devekuşu Kabare'nin uzun bir skecini oyunlaştırarak büyük bir salonda, geniş bir seyirci kitlesi karşısına ikinci kez oyuncu ve yönetmen olarak çıkıyordum.

Daha sonra lise yılları ve ben lise son sınıfta yine tiyatro grubundayım. Bu kez yönetmen olarak değil, oyuncu olarak. Edebiyat öğretmenimiz Canan Onuk'un yönetmenliğini yaptığı, Cem Yalın'ın yazdığı "Savaş Bitti" adlı oyunu dört gün boyunca kapalı gişe oynadık. Oyun o tarihte büyük yankılar uyandırmıştı (Mayıs 1994).

Üniversiteye hazırlandığım o tarihlerde tiyatro ile mühendislik eğitimi arasında epey bocaladığımı hatırlıyorum. Konservatuar ve Güzel Sanatlar sınavlarına İzmir Devlet Tiyatrosu oyuncularından Turan Özdemir ile bir dönem hazırlanmış olmama rağmen bu okulların sınavlarına hiç girmedim.

Ve üniversite yılları... Tiyatro geçmişimde dikkat ettiğim noktalardan biri de hep okuduğum okulların son sınıflarında aktif olarak tiyatroyla ilgilenmiş olmamdır. Üniversitede de bu böyle oldu. Karşıyaka Belediye Tiyatrosu'nda arkadaşlarımın çalışmalarını izlerken ve o çalışmalara katıldığım zamanlarda neden koskoca(!) üniversitede bir tiyatro topluluğu yok diye kendi kendime hayıflanıyordum. Bu sadece tiyatro için değil, üniversitelerdeki genel anlamda sosyal ve kültürel etkinliklerin azlığından veya yokluğundan duyduğum üzüntünün bir devamıydı. İşte bu düşünceyle -güvendiğim bazı arkadaşlarımdan aradığım desteği bulamamama rağmen- Dokuz Eylül Mühendislik Oyuncuları'nın, yani DEMO'nun kurulmasına öncülük ettim.

İlk olarak üzerinde çalıştığımız oyun Woody Allen'ın "Tanrı" adlı oyunuydu. Bu oyunu çok zor koşullarda ve olanaksızlıklar içerisinde "Köle" adıyla Mayıs 1999'da sahneye koyduk. Reji asistanlığını yaptığım ve Diabetes rolünü oynadığım oyunun yönetmenliğini Hasan Şahindoğan üstlenmişti.

Ondan sonraki sezon çalışmalara Bertolt Brecht'in "Sezuan'ın İyi İnsanı" ile başladık. Oyunun mesel çalışmaları haftalarca sürdü. Başarılı geçen bu çalışmaların ardından yine olanaksızlıklardan dalayı oyun çalışmalarını yarıda bırakmak zorunda kaldık. Daha sonra birkaç oyun üzerinde tartışıp Erhan Gökgücü'nün "Gerçek Kurbanın Acısı" adlı tek perdelik oyununda karar kıldık. Bu oyunun sahne provalarına geçildiği sırada uzun zamandır rahatsız olduğum bazı yönetsel problemlerden dolayı bir süreliğine çalışmaları bırakmak zorunda kaldım. Oyun da o sezon türlü aksaklıklardan dolayı sahnelenememiş oldu. 2000-2001 sezonunda DEMO ile çalışmalara tekrar başladım. İnsan denen canlının bir yandan gelişirken, ileri teknolojiler üretirken; diğer yandan nasıl yalnızlaştığını, köleleştiğini ve aslında kendi kendini yok etmeye başladığını konu alan doğaçlamalar üzerine çalıştık. Bir tanesi kendi doğaçlamalarımızdan, diğeri de bir öyküden oyunlaştırdığımız üç bölümden oluşan "DEMO Üçlemesi"nin iki bölümünü "Kimiz Biz?" adıyla sahneye koyduk (Mayıs 2001). Bu oyunun bölümlerinden birinin yönetmenliğini de ben üstlenmiştim.

İlk ciddi yönetmenlik deneyimimi 1999-2000 sezonunda, yaşadım. Bu sezon iki lise tiyatrosunu "Karşıyaka Belediyesi Geleneksel Liseler Arası Tiyatro Festivali"ne hazırladım. Vali Erol Çakır Lisesi ile Ödön Von Horvath'ın "Don Juan Savaştan Geliyor" adlı oyununu, Özel Yamanlar Lisesi ile de Memet Baydur'un "Kamyon" adlı oyununu sahneye koyduk. 2000-2001 sezonunda yine okul tiyatroları ile çalışmaya devam ettim. Nazım Hikmet'in "Kör Padişah" adlı oyununu Nazım Hikmet'in ölüm yıldönümünden 3 gün önce 30 Mayıs 2001'de sahneye koyduk.

Daha önce katıldığım çalışmalar arasında Devlet Tiyatroları eski genel müdürü Tamer Levent ile yaptığımız bir haftalık work-shop çalışması da yer alır. Psikodrama ve empati kavramlarının işlendiği bu çalışmalarda, elimizdeki bilgi ve tecrübeleri başkalarına aktarma konusunda bizzat Tamer Bey'in bizi teşvik ettiğini söyleyebilirim. Evet yaptığım bu, yıllardır biriktirdiğim tecrübeleri ve bilgi birikimimi genç arkadaşlara aktarmak...

Toplumsal eleştiri kültürünü yerleştirmemiz ve duyarlı birey - duyarlı toplum oluşturmamız için "daha çok tiyatro" olmalı sloganımız. Bu anlamda klasik tiyatro anlayışının ötesinde yeni sahne teknikleri ve sahne düzenlemeleri denenmeli; kalıp değil plastik oyuncu tipi, iyi oluşturulmuş oyun repertuarları, deneysel çalışmalar ve seyirciyi oyun sonunda bulunduğu yerden alıp başka bir yere götürüp bırakacak yeni ve etkili anlatım yöntemleri hedeflenmelidir. Bu amaçla Brecht'in epik tiyatrosu, Meyerhold'un ve Grotowski'nin teknikleri üzerine araştırmalar yürütmekteyim. Bu araştırmaları ileride Piscator'u ve diğer tiyatro adamları ve tekniklerini de içine alacak şekilde genişletmeyi düşünüyorum.

Başta da belirttiğim gibi, tiyatro benim yaşam biçimim. Tiyatro için öngördüklerimi kendi yaşantımda uygulamaya çalışıyorum. Yada yaşamın içinde gördüklerimi tiyatroya taşıyorum. Bu karşılıklı etkileşim süreci böylece sürüp gidiyor, zenginleşerek...


Fotoğraf Albümü ............................... Sayfanın Başına Dön



Sayfa tasarım © Eylem Selen - Ekim 2000